AYM Kararı_Basit Yargılama Usulü_Bilgi Notu
Anayasa Mahkemesi’nin, Basit Yargılama Usulüne İlişkin
22/6/2023 Tarih ve 2020/79 E., 2023/113 K.
Sayılı Kararı Hakkında Bilgi Notu
Anayasa Mahkemesi’nin (“AYM”); 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (“CMK”) “Basit yargılama usulü” başlıklı 251. maddesi ile “Basit yargılama usulünde itiraz” başlıklı 252. maddesine ilişkin 22.06.2023 tarihli, 2020/79 E. ve 2023/113 K. sayılı iptal kararı (“Karar”) 11.10.2023 tarihli ve 32336 sayılı Resmî Gazete’de yayımlandı.
Karar ile CMK’nın 251. maddesi aynen korunmuş olup; CMK’nın 252. maddesinin ikinci fıkrasının ilk cümlesi iptal edilmiş ve bu sebeple uygulama imkânı kalmayan aynı maddenin ikinci fıkrasının diğer cümleleri ile 3, 4, 5 ve 6 numaralı fıkralarının da iptal edilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
CMK’nın 252. maddesinin iptale konu ilgili fıkraları şu şekildedir:
“(2) İtiraz üzerine hükmü veren mahkemece duruşma açılır ve genel hükümlere göre yargılamaya devam olunur. Taraflar gelmese bile duruşma yapılır ve yokluklarında 223 üncü madde uyarınca hüküm verilebilir. Taraflara gönderilecek davetiyede bu husus yazılır. Duruşmadan önce itirazdan vazgeçilmesi hâlinde duruşma yapılmaz ve itiraz edilmemiş sayılır.
(3) Mahkeme, ikinci fıkra uyarınca hüküm verirken, 251 inci madde kapsamında basit yargılama usulüne göre verdiği hükümle bağlı değildir. Ancak, itirazın sanık dışındaki kişiler tarafından yapıldığı hâllerde 251 inci maddenin üçüncü fıkrası uyarınca yapılan indirim korunur.
(4) İtiraz üzerine verilen hükmün sanık lehine olması hâlinde, bu hususların itiraz etmemiş olan diğer sanıklara da uygulanma olanağı varsa bu sanıklar da itiraz etmiş gibi verilen kararlardan yararlanır.
(5) İkinci fıkra uyarınca verilen hükümlere karşı genel hükümlere göre kanun yoluna başvurulabilir.
(6) Birinci fıkradaki itirazın, süresinde yapılmadığı veya kanun yoluna başvuru hakkı bulunmayan tarafından yapıldığı mahkemesince değerlendirildiğinde dosya, 268 inci maddenin ikinci fıkrası uyarınca itirazı incelemeye yetkili olan mercie gönderilir. Mercii bu sebepler yönünden incelemesini yapar ve kararını gereği için mahkemesine gönderir.”
Ceza hukukunda basit yargılama usulü, henüz birkaç sene önce ağır işleyen ceza adalet sisteminin iş yükünü azaltmak amacına hizmet eden bir çözüm olarak getirilmiştir. Nitekim, ceza yargılamasında basit ve ağır ayrımı yapılmadan her suçta duruşma açılıp tüm prosedürlerin uygulanması şeklindeki tek yargılama usulü, ağır suçların yargılanmasına daha az zaman kalması sonucunu doğurmaktaydı. Ancak bu usulün, uygulamaya girer girmez çeşitli problemleri beraberinde getirdiği de tartışılmakta idi. Nitekim, yıllar içinde birçok mahkeme tarafından, CMK’nın “Basit yargılama usulü” başlıklı 251. maddesi ile “Basit yargılama usulünde itiraz” başlıklı 252. maddesine ilişkin Anayasa’ya aykırılık iddiasıyla iptal davaları açılmıştır.
CMK’nın 251. maddesiyle ilgili itiraz gerekçeleri ve AYM’nin kanaati şu şekildedir:
1- CMK’nın 251. maddesi çerçevesinde AYM tarafından yapılan hukuka uygunluk denetimi neticesinde, hâkime verilen geniş takdir yetkisinin sonucunda oluşabilecek belirsizliğe ilişkin itirazlara cevaben AYM; hakime basit yargılama usulünün uygulanıp uygulanmayacağına ilişkin takdir yetkisi verildiğini kabul etmekle birlikte bu yetkinin “dosyanın mevcut delillere göre duruşma yapılmadan hüküm kurmaya elverişli nitelikte olup olmadığı” hususuna yönelik olduğunu öne sürmüştür. Öte yandan AYM, madde gerekçesinde basit yargılama usulüyle ilgili karar verilirken hangi hususlara dikkat edileceğinin belirtildiğine dikkat çekmiştir. Dolayısıyla AYM’ye göre, basit yargılama usulünün uygulanıp uygulanmayacağına ilişkin şartları öngören kurallar, tereddüde yer vermeyecek şekilde açık, net ve öngörülebilir niteliktedir. Buna ek olarak AYM, Karar’da, hukuk devleti ilkesi gereğince usul ekonomisi ilkesine dikkat çekmiş ve bu uygulamanın kamu yararına hizmet eden ve dosyaların süratle sonuçlandırılmasını sağlayan bir uygulama olduğunu belirtmiştir.
Son olarak AYM’ye göre, hangi fiillerin suç oluşturacağı ile bunlara ilişkin yaptırımları belirlemesi konusunda kanun koyucunun takdir yetkisi vardır ve maddede öngörülen ceza indirimi de bu kapsamdadır. Bu sebeplerle AYM, iptal taleplerinin reddine karar verilmiştir.
2- 251. maddeye göre dosyanın duruşma yapılmaksızın karara çıkabileceği ve sanığa verilen sürenin savunma hakkına karşı kısıtlayıcı rol oynayabileceği hususları, Anayasa’nın 13. maddesinde yer alan adil yargılanma hakkına engel teşkil ettiği iddiaları ile de iptal talebine konu olmuştur. AYM, basit yargılama usulünün ceza yargılama sisteminin hızlı ve etkin bir şekilde işlemesi amacına hizmet etmesi bakımından adil yargılanma hakkına ölçüsüz bir sınırlama getirilmediği ve yargılama bir bütün olarak değerlendirildiğinde, tarafların bilgi sahibi olma ve bunlara karşı görüş bildirme imkanının ellerinden alınmadığı kanaatindedir. Nitekim, herhangi bir eksikliğin başkaca bir mahkeme tarafından giderilmesi imkanının olduğu durumlarda adil yargılanma hakkına yönelik aykırılığın ortadan kaldırılabileceğine dikkat çekmiştir. Bu gerekçeler ışığında anılan maddenin Anayasa’ya aykırı olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
3- Yine 251. maddenin yedinci fıkrasında yer alan “yaş küçüklüğü” ibaresi de hukuka uygunluk denetimine tabii tutulmuş olup bu seferki inceleme, eşitlik ilkesine gölge düşürüldüğü yönündeki itirazlar ışığında yapılmıştır. AYM, tarafların konumunun farklı olması nedeniyle eşitlik ilkesinin uygulama alanı bulamayacağı, kaldı ki söz konusu hükümle küçüklerin korunmasının hedeflendiği kanaatindedir.
CMK’nın 252. maddesiyle ilgili itiraz gerekçeleri ve AYM’nin kanaati şu şekildedir:
1- CMK’nın itiraza konu 252. maddesinin birinci fıkrasında, uygulanan basit yargılama neticesinde verilecek karara karşı yapılacak itirazlara ilişkin usul ve esaslar düzenlenmiştir. Fıkraya ilişkin itiraz gerekçelerinin özellikle yoğunlaştığı nokta; hakim tarafından verilen karara itiraz olması halinde, hükmü veren mahkeme tarafından duruşma açılarak genel hükümlere göre yargılamanın yapılacak olmasının davaların uzamasına neden olacağıdır.
Uygulamada yaşanan en büyük sorunun bu olmasının arkasında yatan olgu ise, itiraz yoluna hem sanık hem de sanık dışındaki kişilerin başvurabilmesidir. Zira, mahkemenin verdiği kararın taraflardan birini tatmin etmemesi ihtimali çok yüksektir ve bunun sonucunda yapılacak itirazlar neticesinde yargılama genel hükümlere göre devam ettiği için yargılama süreci istenenin aksine uzamaktadır.
AYM, basit yargılama usulünün uygulanması neticesinde verilen karara karşı itiraz yolunu öngören 251. maddenin birinci fıkrasının, hukuk devleti ilkesinin zorunlu bir sonucu olduğu ve Anayasa’nın 40. maddesinin bir gereği olduğu kanaatindedir. Buna göre ilgili hükümde Anayasa’ya aykırılık söz konusu değildir.
2- Bununla beraber, 252. maddenin ikinci fıkrasında yer alan “hükmü veren mahkemece” ifadesini değerlendiren AYM; 251. maddeye göre verilen karara itiraz sonrası yapılan yargılamanın, halihazırda görüşünü açıklamış bir hakimle devam etmesi durumunda basit yargılama usulünün ikinci aşamasının esasında gereksiz hale geleceği kanaatini belirtmiştir. Zira hakim, zaten dosya üzerinden kararını vermiştir ve bundan sonraki yargılama, sonucu değiştirmeyecek usule ilişkin bir işlemden öteye geçemeyecektir. Ayrıca hakim, aynı konuya ilişin daha önce görüşünü açıkladığı için kişiler nezdinde makul güveni tesis edemeyebilir, bu durum yargılamayı hakkaniyet boyutundan uzaklaştırabilir ve hakimin, daha önce açıkladığı görüşü çerçevesinde iç dünyasında oluşan baskının etkisiyle hareket etmesine neden olabilir. Tüm bunlara dayanarak AYM, bu usulün tarafsız mahkemede yargılanma hakkına aykırılık oluşturduğu sonucuna varmıştır. Bu sebeple uygulama imkânı kalmayan aynı maddenin 2. fıkrasının diğer cümleleri ile 3, 4, 5 ve 6 numaralı fıkralarının da iptal edilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Sonuç olarak, AYM tarafından verilen Karar’la, basit yargılama usulü neticesinde verilecek karara karşı itiraz yoluna ilişkin önemli değişikliklerin yapıldığını ve itiraz üzerine duruşma açma zorunluluğunun ve bu doğrultudaki diğer hükümlerin iptal edilmiş olmasının yerinde olduğu söylenebilir. Karar’ın bütününe bakıldığında, AYM’nin basit yargılama usulünü kaldırmamasının nedeninin, bu usulün dosyaların tamamlanmasını hızlandırma özelliğinin her şeyin üzerinde tutulduğu ve aslında iptal ettiği itiraz üzerine duruşma açılma zorunluluğunu düzenleyen hükmün de basit yargılama usulünün hızlandırıcı özelliğine hizmet etmesi olduğu belirtilmektedir.
Karar ile hüküm altına alınan basit yargılama usulünde itiraz hükümlerinin iptali -iptal sonucu doğacak hukuksal boşluğun kamu yararını ihlal edecek nitelikte olacağı öngörüldüğünden- Karar’ın yayımlanmasından itibaren 9 ay içerisinde, 12.07.2024 tarihi itibariyle yürürlüğe girecektir.
İşbu bilgi notunda bahsi geçen AYM Kararı’na link üzerinden ulaşabilirsiniz.
Bilgilerinize sunulur.
Saygılarımızla.