OLAĞANÜSTÜ HAL İLAN EDİLMESİ VE OLAĞANÜSTÜ HAL KAPSAMINDA YARGI ALANINDA ALINAN TEDBİRLERE İLİŞKİN BİLGİ NOTU

Ülkemiz, 6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş’a bağlı Pazarcık ve Elbistan ilçelerinde meydana gelen iki büyük depremle sarsılmıştır. Sırasıyla 7,7 ve 7,6 büyüklüğünde gerçekleşen depremler 10 ilimizde büyük yıkıma yol açmış, çok sayıda can kaybı ve yaralanma meydana gelmiştir. Kahramanmaraş’ın yanı sıra Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Malatya, Osmaniye ve Şanlıurfa’yı etkileyen depremler sonrası ülke genelinde yedi günlük milli yas ilan edilmiş, üç ay süreyle de olağanüstü hâl ilan edilmesine karar verilmiştir.

 

Bu doğrultuda depremden etkilenen Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Malatya, Osmaniye ve Şanlıurfa illerinde, 8 Şubat 2023 Çarşamba günü saat 01:00 itibariyle üç ay süreyle OHAL ilan edilmesine dair 8 Şubat 2023 tarih ve 6785 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı (“OHAL Kararı”), Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu tarafından onaylanmış ve 10 Şubat 2023 tarih ve 32100 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır.

 

OHAL Kararı’nı takiben, 11 Şubat 2023 tarih ve 32101 sayılı (Mükerrer) Resmî Gazete’de 120 numaralı Olağanüstü Hal Kapsamında Yargı Alanında Alınan Tedbirlere İlişkin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi (“Yargı Kararnamesi”) ile 13 Şubat 2023 tarih ve 32103 sayılı Resmî Gazete’de 121 numaralı Olağanüstü Hal Kapsamında Sağlık Alanında Alınan Tedbirlere İlişkin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi (“Sağlık Kararnamesi”) yayımlanmıştır.

 

1.      OHAL Uygulaması ve Hukuki Niteliği

 

Olağanüstü hâl, devletin olağan hukuk kuralları ve uygulamalarıyla başa çıkmasına olanak bulunmayan afet, ayaklanma, savaş gibi olağandışı bir durumla karşılaşma halinde, bunu ortadan kaldırabilmek için başvurulan istisnaî yönetim biçimidir.[1] Nitekim Anayasa Mahkemesi de çeşitli kararlarında[2] olağanüstü hali “… Olağanüstü yönetim usullerine, devletin ve toplumun varlığı ve güvenliği için büyük bir tehlike yaratan, olağan yönetim usullerinin yetersiz kaldığı durumlarda, bu tehlikeleri gidererek anayasal düzeni korumak ve olaylar karşısında ivedi önlem ve karar alabilme gereksinimi içinde bulunan yürütmenin yetkilerinin arttırılmasını sağlamak amacıyla başvurulduğu yönetim biçimidir…” şeklinde tanımlamıştır.

 

2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası (1982) (“Anayasa”) md. 119 ile 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanunu (“OHAL Kanunu”) md. 3 uyarınca Cumhurbaşkanı; savaş, savaşı gerektirecek bir durumun baş göstermesi, seferberlik, ayaklanma, vatan veya Cumhuriyet’e karşı kuvvetli ve eylemli bir kalkışma, ülkenin ve milletin bölünmezliğini içten veya dıştan tehlikeye düşüren şiddet hareketlerinin yaygınlaşması, anayasal düzeni veya temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelik yaygın şiddet hareketlerinin ortaya çıkması, şiddet olayları nedeniyle kamu düzeninin ciddî şekilde bozulması, tabiî afet veya tehlikeli salgın hastalık ya da ağır ekonomik bunalımın ortaya çıkması hallerinde yurdun tamamında veya bir bölgesinde, süresi altı ayı geçmemek üzere olağanüstü hal ilan edebilir.

 

Olağanüstü hâl yönetimi, özü gereği kararların daha hızlı bir şekilde alınması adına yürütme erkinin yetkisini genişletmekte ve dolayısıyla kişisel temek hak ve özgürlüklere büyük ölçüde sınırlama getirmektedir. Nitekim Anayasa md. 119 ile Cumhurbaşkanı’na, olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda, Anayasa md. 104/f.17/c.2’de “Anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleriyle dördüncü bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevler Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenemez” şeklinde ifade edilen sınırlamaya tabi olmaksızın Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarma hakkı tanınmaktadır.

 

Bu düzenlemenin dayanağını; Anayasa’nın ilgili md. 104 ve 119 hükümlerine göre kanun gücünde olmayan olağan dönemde çıkartılan Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin aksine, Anayasa md. 119/f.7 ve md. 148 uyarınca, olağanüstü dönemlerde çıkartılacak Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin kanun gücünde kabul edilmesi ve anayasallık denetimi dışında tutulmasının oluşturduğu söylenebilir.[3] Anayasallık denetimi dışında tutulmanın doğal bir sonucu olarak ise bu kararnamelerin şekil ve esas bakımından Anayasa’ya aykırılığı iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’nde dava açılamaz.

 

Her ne kadar yürütme erkinin yetkisi, olağanüstü hâl durumunda, temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasını kısmen veya tamamen durduracak veya bunlar için Anayasa’da öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınabilecek ve anayasallık denetimine tabi olmayacak kadar genişletilse de Anayasa md. 15 uyarınca söz konusu yetki kapsamında yapılan işlemlerin milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükleri ihlal etmemesi gerekmektedir. Buna ek olarak, aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca “ yaşama hakkına, maddî ve manevî varlığının bütünlüğüne dokunulamaz; kimse din, vicdan, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz ve bunlardan dolayı suçlanamaz; suç ve cezalar geçmişe yürütülemez, suçluluğu mahkeme kararı ile saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz…Diğer bir ifadeyle, olağanüstü hâl kapsamında mevcut sistemde Cumhurbaşkanı’na tanınan yetkinin sınırını milletlerarası hukuk kuralları ile askıya alınamayacak (çekirdek) haklar oluşturmaktadır.

 

Olağanüstü hâl kapsamında tanınan yetkinin sınırı Anayasa’da açık ve net bir şekilde ifade edilmiş olsa da olağanüstü hâl döneminde çıkarılan Cumhurbaşkanlığı kararnamelerine karşı Anayasa’ya aykırılık iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’nde dava açılamıyor olması, bu kararnamelerin hukuka uygunluk denetimi açısından yargının yetkisini ve işlevinin tamamen ortadan kaldırmaktadır. Bu nedenle, Anayasa Mahkemesi’nin, Anayasa md. 15’te sayılan ve savaş durumunda dahi dokunulması yasaklanmış çekirdek hakların ihlal edildiği ölçüde ve bununla sınırlı olarak, Cumhurbaşkanlığı kararnamelerini denetleme yetkisini haiz olmasının hukuken daha sağlıklı ve bütüncül bir yaklaşım olacağı söylenebilir.

 

2.      OHAL Kararı ve Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri

 

a.      Yargı Kararnamesi

 

Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Malatya, Osmaniye ve Şanlıurfa illerinde, 8 Şubat 2023’ten itibaren üç ay süreyle olağanüstü hâl ilan edilmesine dair alınan OHAL Kararı’na ilişkin olarak yayımlanan Yargı Kararnamesi ile yargı alanında ve ceza muhakemesi hukuku kapsamında alınacak olan tedbirlere ilişkin düzenlemeler getirilmiştir.

 

Bu doğrultuda, olağanüstü hâl ilan edilen illerde yargı alanında hak kayıplarının önlenmesi amacıyla;

 

·        Dava açma, icra takibi başlatma, başvuru, şikâyet, itiraz, ihtar, bildirim, ibraz ve zamanaşımı süreleri, hak düşürücü süreler ve zorunlu idari başvuru süreleri de dahil olmak üzere bir hakkın doğumu, kullanımı veya sona ermesine ilişkin tüm süreler,

·        2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu (cevap, itiraz, istinaf, temyiz vb.),

·        5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (“CMK”) (cevap, itiraz, istinaf, temyiz vb.),

·        6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (“HMK”) (cevap, itiraz, istinaf, temyiz vb.),

·        Usul hükmü içeren diğer kanunlarda taraflar bakımından belirlenen süreler ve bu kapsamda hâkim tarafından tayin edilen süreler,

·        Arabuluculuk ve uzlaştırma kurumlarındaki süreler,

·        2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu ile takip hukukuna ilişkin diğer kanunlarda belirlenen süreler ve bu kapsamda hâkim veya icra ve iflas daireleri tarafından tayin edilen süreler, ve

·        Nafaka alacaklarına ilişkin icra takipleri hariç olmak üzere, tüm icra ve iflas takipleri, taraf ve takip işlemleri, yeni icra ve iflas takip taleplerinin alınması, ihtiyati haciz kararlarının icra ve infazına ilişkin işlemler

 

6 Şubat 2023 (dahil) tarihinden 6 Nisan 2023 (dahil) tarihine kadar durdurulmuştur.

 

Ancak, (i) suç ve ceza, kabahat ve idari yaptırım ile disiplin hapsi ve tazyik hapsi için kanunlarda düzenlenen zamanaşımı süreleri; (ii) CMK’da düzenlenen koruma tedbirlerine ilişkin süreler; (iii) HMK’da düzenlenen ihtiyati tedbiri tamamlayan işlemlere ilişkin süreler ile (iv) TBMM ve Cumhurbaşkanı seçimleri bakımından ilgili kanunda düzenlenen süreler istisna tutulmuş olup bu süreler olağanüstü hal boyunca işlemeye devam edecektir.

 

Yargı Kararnamesi uyarınca 6 Nisan 2023 tarihine kadar duran süreler, 7 Nisan 2023’te işlemeye başlayacaktır.

 

Yargı Kararnamesi’nin uygulanmasına ilişkin kişi ve süre sınırlamaları açısından aşağıdaki şekilde ikili bir ayrıma gidilmiştir:

 

Gerçek ve Tüzel Kişiler Yönünden

Avukatlar Yönünden

Yargı Kararnamesi’nin sürelere ilişkin hükümleri, 6 Şubat 2023 tarihi itibarıyla, yerleşim yeri olağanüstü hal ilan edilen iller olan gerçek ve tüzel kişiler ile aynı tarihte bu illerde bulunan kişiler bakımından ülke genelinde uygulanacaktır.

Yargı Kararnamesi’nin sürelere ilişkin hükümleri, olağanüstü hâl ilan edilen illerin barosuna 6 Şubat 2023 tarihi itibarıyla kayıtlı avukatlar ile diğer barolara kayıtlı olup aynı tarihte bu illerde bulunan avukatlar tarafından takip edilen dava ve işlerle ilgili olarak bu avukatlar bakımından ülke genelinde uygulanır.

Yerleşim yeri olağanüstü hâl ilan edilmeyen iller olan kişilerin; olağanüstü hâl ilan edilen illerde kan veya kayın hısımlarının bulunması veya olağanüstü hâl ilan edilen illerde felakete uğrayanların kurtarılması, meydana gelen hasar ve zararın telafi edilmesi ya da ihtiyaçların karşılanması amacıyla bu illere gitmeleri halinde Yargı Kararnamesi’nin sürelere ilişkin hükmü söz konusu kişiler bakımından 6 Mart 2023 (bu tarih dahil) tarihine kadar ülke genelinde uygulanır.

Olağanüstü hal ilan edilmeyen illerin barosuna kayıtlı avukatların ve bürolarında çalışan kişilerin; olağanüstü hal ilan edilen illerde kan veya kayın hısımlarının bulunması veya olağanüstü hâl ilan edilen illerde felakete uğrayanların kurtarılması, meydana gelen hasar ve zararın telafi edilmesi ya da ihtiyaçların karşılanması amacıyla bu illere gitmeleri halinde Yargı Kararnamesi’nin sürelere ilişkin hükmü, söz konusu avukatlar tarafından takip edilen dava ve işlerle ilgili olarak bu avukatlar bakımından 6 Mart 2023 (bu tarih dahil) tarihine kadar ülke genelinde durdurulacaktır. 

 

Yukarıdaki tabloda belirtilen gerçek ve tüzel kişiler ile avukatlar, yerleşim yeri olağanüstü hâl ilan edilen iller dışında kalan gerçek ve tüzel kişiler aleyhine icra ve iflas takibi, taraf ve takip işlemi ile ihtiyati haciz kararlarının icra ve infazına ilişkin işlemleri yapabilecektir. Bu imkândan yararlanan gerçek ve tüzel kişiler ile avukatlar, işlemi başlattığı tarihten itibaren ve işlem kapsamında durma süresinden yararlanamayacaktır.

 

Yakalama emrinin yerine getirilmesine ilişkin olarak düzenlenen Yargı Kararnamesi md. 3 uyarınca ise; olağanüstü hâl ilan edilen illerde bulunan sulh ceza hakimlikleri veya mahkemeler tarafından düzenlenen yakalama emri üzerine yakalanan kişinin, en geç 24 saat içinde yetkili hâkim veya mahkeme önüne çıkarılmaması ve sesli ve görüntülü iletişim sisteminin kullanılmaması durumunda, bu kişinin yakalandığı yer sulh ceza hâkimi veya mahkemesi tarafından sorgusu yapılacak veya ifadesi alınabilecektir.

 

Buna ek olarak, olağanüstü hal ilan edilen illerde olağanüstü hal süresince gözaltı süresi ile tutukluluğun ve tahliye taleplerinin incelenmesinde uygulanacak usul ve esasların düzenlendiği Yargı Kararnamesi md. 4’e göre; hırsızlık ve yağma suçlarında gözaltı süresi, şüphelinin yakalama yerine en yakın hâkim veya mahkemeye gönderilmesi için zorunlu süre hariç, yakalama anından itibaren dört günü geçemeyecektir. Delillerin toplanmasındaki güçlük veya şüpheli sayısının çokluğu nedeniyle Cumhuriyet savcısı, gözaltı süresinin üç gün süreyle uzatılmasına yazılı olarak emir verebilecek, tutukluluğa itiraz, tahliye talepleri ve tutukluluğun incelenmesi dosya üzerinden karara bağlanabilecektir. Tahliye talepleri, tutukluluğun incelenmesiyle birlikte karara bağlanabilecek, CMK md. 108 uyarınca yapılan tutukluluğun incelenmesi, bir defaya mahsus olmak üzere 60 günlük süreyle resen yapılacaktır.

 

 

b.     Sağlık Kararnamesi

 

Yayımlanan Sağlık Kararnamesi’ne göre, mesleğini serbest olarak icra eden eczacılar ile tıbbi cihaz satış merkezi, optisyenlik müessesesi, ısmarlama protez ve ortez merkezi, işitme cihazı merkezi veya diş protez laboratuvarı olarak faaliyette olan işletmelere; olağanüstü hâl ilan edilen illerde olağanüstü hâl süresince, valilik tarafından uygun görülen mekanlarda veya mobil araçlarda, Sağlık Bakanlığı’nca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde faaliyet izni verilecektir. Bu işler için valiliklerce uygun görülen mekanlar da kullanılabilecektir.

 

Olağanüstü hâl süresince Adıyaman, Hatay ve Kahramanmaraş ile Gaziantep'in İslahiye ve Nurdağı ilçelerindeki

 

(i)               eczaneler ilaç takip sistemi işlemlerinden muaf olacaktır. Ancak kırmızı ve yeşil reçeteli ilaçlar için düzenli defter kayıtları tutulacak olup bu ilaçların reçetelerinin bir nüshası da saklanacak, ve

 

(ii)             tıbbî cihaz satış merkezi, optisyenlik müessesesi, ısmarlama protez ve ortez merkezi, işitme cihazı merkezi veya diş protez laboratuvarları ürün takip sistemi bildirimlerinden muaf tutulabilecektir.

 

İşbu bilgi notunda bahsi geçen OHAL Kararı, Yargı Kararnamesi ve Sağlık Kararnamesi’ne aşağıda yer alan linklerden ulaşabilirsiniz:

 

·        https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2023/02/20230210-1.pdf

·        https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2023/02/20230211M1-1.pdf

·        https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2023/02/20230213-1.pdf

 

Bilgilerinize sunulur.

 

Saygılarımızla.

 

[1] Osman Can / Duygu Şimşek Aktaş, Olağanüstü Hal Dönemi Kanun Hükmünde Kararnamelerinin Yargısal Denetimi Üzerine, s. 16

[2] AYM, E. 1990/25, K. 1991/1, T. 10.1.1991; AYM, E. 2016/167, K. 2016/160 T. 04.11.2016

[3] Mehmet Boztepe, Olağanüstü Hal Rejiminde Yürütmenin Düzenleyici Bir İşlemi Olarak Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri ve OHAL Kanun Hükmünde Kararnameleri ile Mukayesesi, 10.12. 2018, s. 383

Previous
Previous

KATMA DEĞER VERGİSİ GENEL UYGULAMA TEBLİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR (SERİ NO: 45) TEBLİĞHAKKINDA BİLGİ NOTU

Next
Next

ÖDEME VE ELEKTRONİK PARA KURULUŞLARININ ASGARİ ÖZKAYNAK MİKTARLARININ YENİDEN BELİRLENMESİ İLE İLGİLİ TEBLİĞ HAKKINDA BİLGİ NOTU