İlamlarda Belirtilen Başvuru Sürelerine İlişkin Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı Hakkında Bilgi Notu

Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurul’un 2021/5 E. ve 2023/2 K. Sayılı Kararı

Hakkında Bilgi Notu

 

14.09.2023 tarih ve 32309 sayılı Resmî Gazete’de; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, Yargıtay 1. Hukuk Dairesi, 9. Hukuk Dairesi, 11. Hukuk Dairesi ve (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesi’nin kararları ile Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 3. Hukuk Dairesi, 8. Hukuk Dairesi ve 10. Hukuk Dairesi’nin kararları arasında ortaya çıkan görüş ve uygulama farklılığının giderilmesine yönelik içtihatları birleştirmek amacıyla Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun (“Kurul”) 28.04.2023 tarih, 2021/5 E. ve 2023/2 K. sayılı kararı (“Karar”) yayımlanmıştır.

 

Yayımlanan Karar ile; hukuk davaları sonucunda verilen hükümde kanun yolu süresinin hatalı gösterilmesi halinde, hatalı gösterilen kanun yolu süresi içerisinde yapılan kanun yolu başvurusunun incelenip incelenemeyeceğine yönelik uygulamada hukuk daireleri arasında yaşanılan görüş ve karar ayrılıklarının içtihatları birleştirme yoluyla giderilmesi amaçlanmıştır.

 

·         Yargıtay 9. Hukuk Dairesi ile 11. Hukuk Dairesi verdikleri kararlarda; ilamda kanun yolu süresi daha uzun gösterilmiş olsa da, bu sürelerin kanun koyucu tarafından belirlenmiş kesin ve hak düşürücü süreler olması ve bu sürelerin hakimin dahi yalnızca istisnai hallerde uzatabileceği nitelikte olması nedeniyle, kanunda belirtilen sürelerin geçmesinden sonra yapılan başvuruların “kanunların genelliği” ve Anayasa’nın 10’uncu Maddesinde düzenlenen “eşitlik” ilkesine  aykırılık teşkil edeceğinden bahisle bu başvuruların kabul görmeyeceğini belirtmiştir.

 

·         Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 3. Hukuk Dairesi, 8. Hukuk Dairesi, 10. Hukuk Dairesi ile (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesi verdikleri kararlarda ise; ilamda kanun yolu süresinin hatalı belirtilmesi nedeniyle süresinde yapılmayan kanun yolu başvurusunun reddinin, adil yargılanma hakkının temeli olan mahkemeye erişim hakkını ihlal edebileceği, bu hakkın mutlak bir hak olmaması nedeniyle sınırlandırılması mümkün olsa dahi bu sınırlandırmanın, mahkemeye ve kanun yollarına erişim hakkının özüne zarar vermeyecek şekilde gerçekleşmesi gerektiği ve hatalı da olsa mahkemenin kararında bildirdiği süre içerisinde yapılanan başvurunun, başvuran tarafın hak kaybına yol açacak şekilde aleyhe yorumlanmaması gerektiği; dolayısıyla yapılan başvurunun esastan incelenmesi gerektiğini ifade etmiştir.

 

Kurul; ilk derece, istinaf ve temyiz mahkemelerince gerçekleştirilen yargılamalar birbirinden farklı işlevlere sahip olsalar dahi, bir bütün olarak mahkemeler önüne taşınan uyuşmazlıkların gerçek hak durumuna uygun, doğru ve adaletli kararlarla çözülmesi gerektiğine değinmiştir. Buna ek olarak Kurul, Karar’ın konusunun kanun yoluna başvuru hakkında mahkemece hatalı bir karar verilmesine ilişkin olduğuna dikkat çekerek; mahkeme eliyle yanıltılan tarafın kanun yolu başvurusunda esastan incelemeye geçildiği takdirde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda düzenlenen “kesin sürelere” ilişkin hükümlerin bertaraf edilmesi sorununun ortaya çıktığını söylemiştir.

 

Karar’ın devamında, Anayasa’nın 36. Maddesinde düzenlenen “hak arama hürriyeti” ilkesine değinilerek, bu hakkın en önemli somut görünümünün dava açmak yoluyla mahkemeye başvuru hakkı olduğu belirtilmiştir. Aynı zamanda, Anayasa’nın 2. maddesinde düzenlenen “hukuk devleti ilkesine” atıfta bulunularak; bu ilkenin bir gereği olarak, hem hak arama özgürlüğü ve dolayısıyla dava hakkının etkin bir biçimde kullanılmasını sağlamak hem de bu hakkın kullanım mekanizmalarını oluşturmanın çağdaş hukuk düzenindeki gerekliliğine değinilmiştir. Nitekim, kişilerin adil yargılanma hakkı kapsamında yer alan güvencelerden faydalanabilmesi için ise mahkemeye erişim imkanının tanınması gerekmektedir.

 

Ayrıca Kurul, mahkemelerin verdikleri hükümlerde kanun yolu ve süresini mevzuatta belirlenen şekilde taraflara gösterme yükümlülüğünün bulunmasına karşın, mevzuatsal düzenlemeler neticesinde kanun yolu süresi açısından hatalı kararlar verebildiklerini belirterek; mahkemelerin taraflara doğru yolu gösterme zorunluluğu olduğuna ve mahkemelerin sebep olduğu hata nedeniyle usul kurallarının tarafların mahkemeye erişim hakkını kısıtlayacak şekilde katı uygulanmaması gerektiğini ifade etmiştir.

 

Yapılan değerlendirme neticesinde; mahkeme ilamında kesin sürenin yanlış belirtilmiş olmasının, kesin sürenin değiştirilemeyeceği kuralının bertaraf edilmesi veya kanun yolu süresinin değiştirilmesini sonucunu doğurmadığı; ancak hata sonucu süreyi yanlış bildiren hâkimin tarafları yanıltmış olduğunun da açık olduğunu belirtilmiştir. Dolayısıyla, hükümde kanun yolu süresinin hatalı olarak daha uzun gösterilmesi halinde, hatalı gösterilen süreye uyularak yapılan kanun başvurusunun, adil yargılanma hakkı ve mahkemeye erişim hakkı kapsamında değerlendirilerek süresinde yapıldığının kabul edilmesi gerektiği oy çokluğu ile kabul edilmiştir. 

 

İşbu bilgi notunda bahsi geçen Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurul’un 28.04.2023 tarihli 2021/5 E. ve 2023/2 K. Sayılı Kararı’na aşağıda yer alan linkten ulaşabilirsiniz;

 

·         https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2023/09/20230914-4.pdf

 

Bilgilerinize sunulur,

Saygılarımızla.

Previous
Previous

Kan Hısımları Arasında Yapılan Taşınmaz Pay Devrine İlişkin AYM Kararı Hakkında Bilgi Notu

Next
Next

İhya Düzenlemesine İlişkin Süre Kısıtlamasına Yönelik AYM Kararı Hk Bilgi Notu